4735 sayılı Kanununa sözleşme yapılan işte, sözleşmenin feshi için dava açmaya ve mahkemeden hüküm almaya gerek var mıdır? (Yargıtay)

Yayın Tarih: 31.07.2019 03:07
Özet

Kamu İhale Kanununa göre ihale edilerek 4735 S.K. mucibince kamu ihale sözleşmesi akdedilmesi halinde; yüklenicinin, Kamu İhale Kanunundaki yasak fiil ve davranışlarda bulunduğunun sözleşme akabinde tespiti söz konusu ise, İdarenin 4735 S.K. m.21 mucibince Mahkemeden, ihale sözleşmesinin hükmen feshine karar verilmesini talep etmede hukuki yararı yoktur. Daire kararına göre; Borçlar Kanunu mucibince yapılan "sözleşmenin feshi beyanı" tek taraflı bozucu yenilik doğuran haklardandır ve karşı tarafa ulaşmasıyşa hüküm doğurur. Lakin 4735 S.K. m.21-22' de ayrık bir düzenleme mevcuttur. Bu sebeple fesih kararı alarak yükleniciye fesih "bildiriminde" bulunma olanağı olan İdarenin, sözleşmenin feshini Mahkemeden talep etmesinde, dava ikamesinde hukuki yararı bulunmamaktadır


15. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/6043

K. 2005/3488

Davacı idare, davalı yükleniciyle 21.08.2003 tarihinde akdedilen ve Sayıştay'ca 10.10.2003 tarihinde tescil edilmiş olan sözleşmenin 4735 sayılı Kamu İhaleleri Sözleşmeleri Kanunu'nun 21.maddesine göre hükmen feshine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece dava reddedilmiş, red kararı taraflarca temyiz edilmiştir.

4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 21.maddesine göre yüklenicinin, ihale sürecinde Kamu İhale Kanununa göre yasak fiil veya davranışlarda bulunduğunun, sözleşme yapıldıktan sonra tespit edilmesi halinde, kesin teminatın ve varsa ek kesin teminatlarının gelir kaydedileceği ve sözleşme feshedilerek hesabının genel hükümlere göre tasfiye edileceği düzenlenmiş; anılan yasanın 22.maddesinde ise 21.maddede öngörülen hususların, tespit tarihi itibariyle sözleşmenin feshedilmiş sayılacağı, bu tarihi izleyen 7 gün içinde idare tarafından fesih kararı alınarak bu kararın karar tarihini izleyen 5 gün içinde yükleniciye bildirileceği düzenlenmiştir.

Görüldüğü üzere 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu m.22/1 hükmü, aynı Kanun m.21 de belirtilen, sözleşmeden önceki yüklenicinin yasak fiil ve davranışlarının mevcut olduğunu, sözleşmenin tarafı olan iş sahibi idarenin tespit ettiği tarih itibariyle sözleşmenin feshedilmiş sayılacağını öngörmektedir. Eser sözleşmesi, karşılıklı borçlar doğuran tam iki yanlı sözleşmelerdendir. Kural olarak Borçlar Kanunu hükümlerine göre, akdin feshine ilişkin irade beyanı tek taraflı bozucu yenilik doğuran haklardan olup, karşı tarafın kabulüne bağlı olmaksızın ona ulaşmasıyla hüküm doğurur. Somut olayda sözleşmenin feshi istemi Borçlar Yasası hükümlerine dayalı olmayıp, az yukarda belirtildiği üzere, 4735 sayılı Yasa m.21 hükmüne dayanmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.10.1982 T., 1982/817 E. ve 1982/15-356 K. sayılı hükmünde de vurgulandığı üzere, bir yasa hükmünün örnekseme (kıyas) yoluyla uygulanabilmesi için, her şeyden önce o olayla ilgili yasal bir düzenlemenin mevcut olmaması gerekir. Hukuksal durum bu olunca da, davacı davada dayanmış olduğu 4735 sayılı Yasa M.21-22 hükümlerinde düzenlenen prosedüre uygun olarak sözleşmenin feshi bildiriminde bulunabilir. Sözleşmenin feshi için dava açmaya ve mahkemeden hüküm almaya ihtiyaç yoktur. Çünkü böyle bir davanın açılmasında davacı ya da davacıların dava haklarına sahip olmaları yeterli değildir. Bundan başka, davanın açılmasında hukuki bir yararın bulunması da gerekir. Buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir. Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, korunmaya değer bir yarar olmalıdır. (Y.H.G.K. 24.06.1992 T., 1992/1-347 E.; 1992/394 K.) Az yukarda belirtilen yasa hükümleri uyarınca, sözleşmenin feshi bildiriminde bulunabilme olanağı bulunan davacı idarenin, dava ile hukuki himaye ihtiyacı içinde olduğundan söz edilemez.

Buna göre davacı iş sahibi tarafından Kamu İhaleleri Sözleşmeleri Kanunu' nda düzenlenen bu prosedüre uygun olarak fesih kararı alınmadan ve bu karar yükleniciye tebliğ edilmeden doğrudan mahkemeye müracaat edilerek, sözleşmenin hükmen feshine karar verilmesini istemekte hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından, davanın bu yönden reddi yerine, işin esasına girilerek sözleşmenin feshini gerektirecek haklı nedenin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu yönden bozulması gerekmişse de; hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun bulunduğundan HUMK m.438/son uyarınca gösterilen gerekçe değiştirilerek ve düzeltilerek onanması gerekmiştir.

KARAR : Yukarıda …açıklanan nedenlerle mahkeme kararının gerekçesinin HUMK m.438/son uyarınca değiştirilmiş, bu şekliyle düzeltilerek ONANMASINA, 400,00 YTL duruşma vekalet ücretinin taraflardan karşılıklı olarak alınıp yekdiğerine verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 1,10'ar YTL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı ve davalılardan alınmasına, 09.06.2005 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözleşmenin mahkeme kararı ile feshi isteminden kaynaklanmıştır.

Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir.

Feshi istenen sözleşme, BK m.355 vd. maddelerinde düzenlenen yapım işinden kaynaklanmıştır. Yapılacak imalata karşılık bedel ödenmesi sözkonusudur. Bu tür sözleşmenin karşı tarafa feshi ihbar edilmesiyle son bulacağında tereddüt yoktur. Dava tarihine kadar davalıya fesih yapıldığına dair bir yazı gönderilmemiştir. Dava dilekçesinde fesih sebepleri sıralandıktan sonra akdin feshine karar verilmesi istenmiştir. Bu durumda dava dilekçesinin davalıya ulaşmasıyla akit kendiliğinden son bulmuştur. Bu nedenle mahkemece akdin feshine karar verilmeli, akdin haklı ya da haksız nedenlerle feshedildiğine ilişkin olarak bu davada bir belirleme yapılmasına gerek bulunmadığından bu konular, ileride feshe bağlı olarak dava açılması halinde değerlendirilmelidir. Ayrıca verilecek bu kararda davalı tarafın davanın açılmasına sebebiyet verdiği düşünülemeyeceğinden davalılar mahkeme masrafı ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulmamalıdır.

Çünkü 05.01.2002 tarihli 4735 sayılı Kamu İhaleleri Sözleşmeleri Kanunu'nda fesih için genel hükümler dışında özel bir düzenleme getirilmemiş; hatta feshi düzenleyen 19-20-21 ve 22.maddelerinde akdin feshinin idarece karar alınmasından önce gerçekleşeceği açıklanmıştır. Fesih gerçekleştikten sonra alınacak kararın ve fesih bildiriminin ise fesih iradesinin karşı tarafı bilgilendirmek amacıyla yapılacağı anlaşılmaktadır. Yani akdin feshi için idarece bir karar alınmasına gerek yoktur. Bu karar idarenin iç bünyesindeki işlemlerle ilgili olup olayı belgelendirmek amacına yöneliktir. Fesih iradesi karşı tarafa ulaşmakla akit bu olayda kendiliğinden son bulmuştur. Bu irade ihtarname yoluyla diğer tarafa ulaştırılabileceği gibi, olaydaki gibi dava dilekçesinin ulaşmasıyla da bildirilmiş olur. Dava dilekçesi davalıya ulaştıktan sonra akit kendiliğinden son bulduğundan bu aşamadan sonra davada hukuki yarar kalmaz. O halde mahkemece yukarıda değinildiği gibi akdin feshine karar verilmeli, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinden davacı sorumlu tutulmalı, akdin haklı yada haksız feshine ilişkin bir tespit yapılmamalıdır.

Kararın bu gerekçelerle bozulması gerekirken, sonucu itibarıyla davanın reddi kararını doğru bulan sayın daire çoğunluğunun görüşüne katılmıyoruz.


Üst Konuları: Sözleşmenin Feshi


İhaleSoruCevap İstatistikler


Analiz

Makale

Sayaç

Karar

Soru Cevap